Çalışmamızın konusu trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta olup, çalışmamızın başında öncelikle işleten konusu üzerinde durmamız gerektiğini düşünmekteyim. İşletenin tanımını yapacak olursak,
İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. (KTK. Madde 3)
KTK 85. maddesinde motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme; karayollarındaki motorlu araçların işletilmesinin doğurduğu büyük tehlike, bunların zarar doğurmaya müsait oluşu, sürücünün ekonomik durumun genelde zayıf olması gibi zarara uğrayan tarafı himaye düşüncesinden doğmuştur.
Motorlu bir aracın işletilmesi cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına sebep olursa işleten kusursuz olarak sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu, ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğudur. Eğer ortada bir zarar varsa karine olarak bu zarar motorlu araç işletilmesinin tabi ve normal bir sonucudur. Dolayısıyla bu sonuçtan motorlu aracı işleten sorumludur. KTK 85/1 göre işletenin sorumluluğu kusur sorumluluğu olmadığı gibi, B.K. 55. maddesinde öngörülen objektif özen ödevinin ihlaline dayanan bir sebep sorumluluğu da değildir. Bu itibarla işleten hiçbir kusuru olmazsa da, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararı tazmin etmekle sorumludur. Sorumluluk kusura dayanmamaktadır.
İşletenin sorumluluğu için, KTK 85/1. maddesinde kusur aranmadığı gibi, sorumluluktan kurtulmak için de aynı yasanın 86. maddesinde öngörülen durumların söz konusu olması gerekmektedir. Yani ortada illiyet bağını kesen sebeplerin bulunması gerekir. Bunlar;
ü Zararın mücbir sebepten,
ü Zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusurundan,
ü araçtaki teknik bir bozukluk veya noksanlığın kazaya sebep olmamasıdır.
Aracın işleteni, kusursuzluğunu ispat etmek zorundadır. Yoksa zarar gören kişi araç işleteninin kusurlu olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
1996 yılında KTK yapılan değişiklikle teşebbüs sahibine de sorumluluk getirilmiştir. Buna göre, otobüslerde yapılan yolculuklarda, otobüsün bir işletmenin adı altında veya işletme tarafından işletilmesi sırasında meydana zararlardan teşebbüs (işletme) sahibi de işleten ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
İşletme halinde olan aracın sebep olduğu trafik kazası nedeniyle sorumluluk şartları;
ü Ortada bir zarar olmalıdır. Zarar, motorlu aracın yada araçta bulunan yolcunun yada araç dışındaki bir kişinin malının zarara uğramasıdır. Kişilerin cismani zararları da bu kapsamdadır.
ü Zarar Motorlu araç tarafından verilmelidir.
ü Zarar Motorlu aracın işletilmesi neden olmalıdır. KTK 85. maddesinde bu durum açıklanmış olup, aracın trafiğe çıkarılmış olması ve kullanılması sırasında zararın meydana gelmesi gerekmektedir.
ü Zararın meydana gelmesi ile aracın işletilmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
Yukarıda işletenin tanımını yaptık. Şimdi de KTK 85. maddesine göre; işletenin sorumluluğuna bakalım. Öncelikle kim işleten olur sorusuna cevap bulmamız gerekmektedir.
Gerçek işleten;
ü Araç sahibi olan kişi; gerçek işleten aracın trafik kaydında malik olarak görülen kişidir. Uygulamada genellikle aracın işleteni ile aracın sahibi aynı kişidir. KTK 85. maddesine göre aracın işletenini tespit etmek için öncelikle aracın trafik kaydına bakmalıyız. Genel olarak trafik sicilinde araç sahibi olarak görünen kişi işletendir. Bu husus yasal karinedir. Ancak kayıtta araç sahibi olarak görünen kişi, aracının noterde satmamış olsa dahi, adi satışla satın alan aracı fiili ve ekonomik hâkimiyetine almış ise (aracın vergisini, sigortasını ödüyorsa, aracın trafiğe çıkartılıp çıkartılmamasına karar veriyorsa) bu kişi aracı noter satışıyla satın almamasına rağmen aracın işleteni sayılmaktadır. Bu nedenle zarar gören kişi aracın tescil kaydında görünen kişiye değil de başkasına ait olduğunu her türlü delille ispat edebilir.
ü Aracın mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılması halinde noter tarafından tutulan sicilde alıcı sıfatıyla üzerine kayıtlı olan kişi de işleten sayılır.
ü Motorlu aracın kiracısı veya ariyet alanı
ü Motorlu aracı kendi adına, tehlikesi kendisine ait olmak üzere işleten ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunan,
Farazi İşleten;
ü motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar,
ü Yarış düzenleyiciler,
ü Motorlu aracı çalan veya gaspedenler,
İşletme Alanı;
ü Motorlu araç kazası karayolunda olmalıdır.
ü Kazayı meydana getiren araç motorlu araç olmalıdır.
ü Hemzemin geçitlerde meydana gelen trafik kazalarında da 2918 sayılı KTK hükümleri uygulanmaktadır. Bu durumlarda DDY idaresi de hemzemin geçitlerde meydana gelen işleten sayılır. Yargıtay birçok kararında buna değinmektedir. Hemzemin geçit, karayolu ile tren yolunun kesiştiği yerlerdir.
İşletenin sorumluluktan kurtulması yada sorumluluğun azaltılması şartları;
KTK 86. maddesinde işletenin veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre işletenin sorumluluktan kurtulması son derece zorlaşmıştır.
Buna göre işleten önce zararın mücbir bir sebep veya zarar görenin yada 3. bir şahsın ağır kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini ileri sürecek, sonra da olayda ne kendisinin ne de eylemlerinden olduğu kimselerin kusuru bulunmadığını ispatlayacaktır Ancak 86. madde bununla yetinmemiş, zararın meydana gelmesine araçtaki bir bozukluğun etken olmaması koşulunu da birlikte aramıştır.
Sorumluluktan kurtulamayan işleten kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru bulunduğunu ispat ederse, tazminat miktarı kusur derecesine göre indirilir.
Hatır Taşınması (Madde 87);
Yaralanan veya ölen kişi hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmişse işletenin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere uymaktadır. Yani bu durumda, KTK hükümleri değil genel hükümler uygulanır; Örneğin B.K hükümleri uygulanır.
Bu nedenle hatır taşıması söz konusu ise Zorunlu Trafik Sigortasından faydalanma imkânı yoktur.
Zarar verenlerin birden çok olması (Madde 88);
Bir aracın katıldığı bir kazada bir 3. şahsın uğradığı zararlardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumludur. Birden çok kişinin sorumlu tutulduğu durumlarda zarara neden olanlar kusurları oranında zarara katlanırlar.
Aynı zarardan sorumlu olanlar müteselsil sorumlu olup B.K 141. madde gereğince borçlulardan her biri borcun tümünden sorumludur. Zarar verenlerin müteselsil sorumlu olmaları için talepte bulunanın bu konuda talepte bulunması şarttır.
Maddi ve Manevi Tazminat (Madde 90)
Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında B.K. haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
B.K. 41-60 maddelerinde belirtilen hususlar yeni maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularındaki bölümler trafik kazaları nedeniyle meydana gelen zararlarda uygulanacaktır. Ancak manevi tazminat taleplerinde bir farklılık var. Manevi tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi Genel hükümlerin aksine KTK109/2 maddesine göre dava cezayı gerektiren bir fiilden değer ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı öngörmüşse bu süre manevi tazminat talepleri açısından uygulanır.
Trafik kazasında bir kişi ölmüşse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.
Yaralamalarda; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlanmalarda; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir.
Maddi Zararlarda; Araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını isteyebilecektir.
Özellikle belirtmek isterim ki, maddi zararlarda araçların kaza nedeniyle uğradıkları diğer kaybın istenebileceğini düşünüyorum. Örneğin; kazada bir aracın ciddi bir şekilde hasarlandığını düşünelim, burada araçta meydana gelen ve aracın tamiri gereken zararı isteyebileceğini, aracın darbeli oluşu nedeniyle uğradığı değer kaybını da isteyebiliriz.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinde; Tazminat miktarları tarafların olaydaki kusur oranına göre belirlenecektir.
SİGORTA
Zorunlu Trafik Sigortası (Madde 91)
Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği onun karşılamak üzere hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. İşletenlerin KTK 85. maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortasını yapmaları zorunludur.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır. Zorunlu trafik sigortası işletenin KTK göre sorumluluğunu karşılamak üzere kurulmuştur. Bu sigorta türü işletenin B. Kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla düzenlenmiştir. Yani Trafik sigortası işletenin 3. kişilere verdiği zararları karşılamaktadır. İşletenin kendisine gelen zararlar sigorta kapsamı dışındadır.
Örneğin; sigortalı aracın tek taraflı maddi hasarlı bir kaza yaptığını düşünelim. Burada sigortalıya ait araç 3. bir kişiye zarar vermediği için bu araçtaki maddi zarar sigorta kapsamı dışındadır. Aynı aracın bir yayaya çarpıp öldürdüğünü ve aracın kusurlu olduğunu düşünelim. Bu durumda yaya 3. kişi konumunda olduğundan bu zarar sigorta kapsamında kalmaktadır.
Zorunlu Trafik sigortasında; sigortacının(sigorta şirketinin) sorumluluğu limitle sınırlıdır. Limitin üzerindeki zarardan sorumlu değildir.
Zorunlu Trafik sigortasından faydalanma şartları;
ü İşletenin kendisinin uğrayacağı bir zarar söz konusu olmamalıdır,
ü Motorlu bir aracın söz konusu olması gerekir.
ü Sigorta kapsamındaki kaza karayolunda olmalıdır,
ü Motorlu araç işletme halinde olmalıdır.
ü Hatır taşıması söz konusu olmamalıdır.
ü Zarar görenin beraberinde bulunan eşyanın zarar görmesi gereklidir. Burada zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zarardan işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir.Yani zarar görenin bagaj ve benzeri eşyanın zarar görmesi halinde sigortacının sorumluluğu bulunmaktadır.
ü Aracın çalınma ve gasp edilmesinde işleten ve eylemlerinden sorumlu kişilerin kusurunun bulunmaması gerekir. Yani işletenin aracın çalınması veya gasp edilmesinde araç işleteni veya işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru yoksa araç işleteninin sorumlu olmaması nedeniyle sigortacının da sorumluluğu bulunmamaktadır.
ü Motorlu bisiklet sürücülerinin uğradığı zarardan sigorta şirketi sorumlu değildir.
Araç sürücüsünün zarar görmesi halinde Sigortacının sorumluluğu (Madde 91);
KTK 91. maddesine göre, zorunlu trafik sigortamda, sigortacı işletenin aynı yasanın 85/1. maddesindeki hukuki sorumluluğu üzerine alır. Anılan maddeye göre, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa işleten bu zararlardan sorumlu olacaktır. Sigortacının bu kapsamda ki sorumluluğunu sınırlayan KTK 92. maddesinde araç sürücüsünün sigorta kapsamı dışında kaldığına dair bir hüküm olmadığı için araç sürücüsünün zarar görmesi halinde (mesela ölümü)sigorta şirketinden tazminat talep edilebilecektir. Ancak araç sahibi ile sürücü aynı kişi ise veya sürücü kusurlu ise sigortadan faydalanamaz.
Sigorta şirketinin araç sahibine rücu hakkı;
Kazada araç sahibi %100 kusurlu olsa dahi, sigorta şirketi, kendisine sigortalı aracın sahibine ve sürücüsüne rücu edemez.
Zorunlu Trafik Sigortası dışında kalan hususlar (Madde 92);
ü İşletenin bu konu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, bilindiği gibi işleten, sürücünün veya yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Buna göre bu kişilerin kusurundan kaynaklanan zararların telafisi için sigortacıya müracaat edilmeyecektir. Yani işletenin sürücüye karşı açacağı rücu davasına konu olabilecek zarardan sigortacı sorumlu değildir. Ancak sürücünün ölmesi halinde sigortacının sorumluluğu devam edecektir.
ü İşletenin, eşinin, usul ve fürunun, birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlarda sigorta kapsamı dışındadır. Burada sadece mallara gelen zararlardan bahsedilmiştir. Ayrıca kardeşlerin mallarına gelen zararlarda sigortacının sorumlu olmaması için kardeşin birlikte yaşamış olması gerekir.
ü İşletenin, bu kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, mesela KTK kapsamına girmeyen bir olayda bir şeye gelen zarardan sigortacı sorumlu değildir. Yâda hatır taşıması söz konusu ise, KTK hükümleri değil de genel hükümler uygulanacaktır. Bu nedenle de KTK hükümleri uygulanmayacağından sigortacının sorumluluğu söz konusu değildir.
ü KTK 105. maddesinin 3. fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler;
ü Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar.
ü Manevi tazminata ilişkin talepler.
Yukarıda belirtilen hususlarda zarar gören kim olursa olsun doğrudan sigorta şirketine müracaat edemeyecektir. Sayılanlar dışında sigorta şirketi 3. kişinin poliçede belirlenen limitler içindeki zararını ödeyecektir.
En az sigorta tutarları (Madde 93)
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasında;
Teminat: Aracın cinsine göre, kişi başına ve kaza başına ödenecek, ölüm, yaralanma tazminatları ile araçta meydana gelecek maddi hasar olarak ödenecek tazminatlarına azami miktarları her yılı ilgili bakanlıkça belirlenip, Resmi Gazetede yayınlanır.
ü Kazanın meydana geldiği tarihteki poliçe limitleri geçerlidir.
ü Sigorta priminin ödeneceği zaman; Sigorta şirketinin sigorta poliçesinden doğacak sorumluluğun başlaması için mutlaka primin tamamının yada ilk taksidinin ödenmesi gerekmektedir. Uygulamada Zorunlu Trafik Sigortasının priminin tamamı peşin ödenmektedir.
Sigortalı aracın değişmesi (Madde 94);
Sigortalı aracın işleteninin değişmesi halinde durumdan kişi ,15 gün önce sigortacıyı durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı, Sigorta sözleşmesini, durumun kendisine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde feshedebilir. Sigortacı sözleşmenin feshi yoluna gitse bile; sigorta sözleşmesi, fesih tarihinden itibaren 15 gün sonrasına kadar geçerlidir.
Burada önem arzeden durum, araç sahibinin değişmesiyle sigorta sözleşmesi kendiliğinden feshedilmiş olmaz. Aracın sahibinin değişmesi ve bunun sigortacıya bildirilmesi halinde sigortacının sözleşmeyi 15 gün içinde feshetme hakkının olmasıdır. Sigortacı, sözleşmeyi ancak haklı bir sebeple feshedebilir.
Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller (Madde 95);
Sigorta sözleşmesinden veya kanunda doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesi veya kanuna göre tazminatın
kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Buna göre;KTK Mali Sor.Sigortası Genel Şartnamenin 4. maddesinde bu haller sıralanmıştır.
Sigorta sözleşmesine gör; sigortacının sigortalıya rücu edebileceği haller.
ü Tazminatı gerektiren olay işletenin kastı veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmişse,
ü Tazminatı gerektiren olay, aracın KTK’nın hükümlerine göre ehliyetnamesi olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmişse.
ü Kazanın sürücünün uyuşturucu veya keyif verici madde alması nedeniyle veya alkollü içki almış olması nedeniyle meydana gelmişse.
ü Aracın çalınması veya gasp edilmesinde araç malıkinin kusurlu olması halinde
ü Yolcu taşıma ruhsatı olmayan araçların yolcu taşıması veya istiap haddinden fazla yolcu taşınması nedeniyle kaza meydana gelmişse
Yukarıda saydığımız durumlarda, sigorta şirketi, 3. kişinin zararını ödeyecek, ancak ödediği zararın tahsilini teminen kendi sigortalısına müracaat edebilecektir. Yani, sigortacı, sigorta ettirene karşı sahip olduğu defileri zarar gören 3. şahıslara karşı ileri süremez. Bu düzenleme, kazada mağdur olanları korumak amacıyla yapılmıştır.
Zarar Görenlerin Çokluğu (Madde 96);
Zarar görenlerin zarar toplamı, poliçede belirtilen tutarın üstünde ise; sigorta poliçesinde, tedavi masrafları, tedavi masrafları dışındaki tazminat talepleri ve ölüm halinde ödenecek tazminat alacaklarının miktarları belirtilir. Ancak meydana gelen zarar, sigorta poliçesinde teminat altına alınan miktardan fazla ise ne yapılmalı? 96. madde bunun cevabını vermiştir. Buna göre; meydana gelen zarar, sigorta teminatı tutarından fazlaysa zarar görenlerden her birinin sigorta şirketinden talebi, sigorta tutarı tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur.
Bunu formüle edersek;
Poliçede belirtilen kaza başına ödenecek tazminat x zarara uğrayan tazminat alacağı
tüm zarara uğrayanların zararları toplamı .
Bu tarz hesaplama yapabilmek için zarara uğrayanların tümünün zarar miktarlarının bilinmesi gerekir. Aksi halde bu tarz hesaplama olanağı yoktur.
Maddenin 2. fıkrasında sigorta şirketinin, diğer zarar görenlerin bulunduğunu bilmeksizin yaptığı ödemenin sonuçları gösterilmiştir. Buna göre meydana gelen trafik kazasında sigortacının ödeme talebinde bulunan zarar görenin dışında başkaca zarar görenlerin olduğunu bilmesine olanak yoksa (mesela kaza raporlarında zarar görenlerin hepsinin ismi belirtilmemişse)ve sigortacıda buna göre ödeme yapmışsa, sigortacı iyi niyetli kabul edilir. Diğer şahıslara ödeme yapmaktan kurtulur. Ancak sigortacı zarar görenlerin sayısını bilebilecek durumdaysa iyi niyetli kabul edilmez. Ve bu durumda müracaat edenlerin zararlarını ödemek zorundadır.
Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı (Madde 97)
Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı zara gören, mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava açabilir.
Tedavi Giderlerinin Ödenmesi (Madde 98);
Motorlu araçların neden oldukları kazada, cismani zarara uğrayan kimse, ilk yardım,muayene ve kontrol veya ayakta,hastanede ve diğer yerlerdeki tedavi giderleriyle tedavisinin gerektirdiği sair masrafları zorunlu sorumluluk sigortasından isteme hakkına sahiptir.
Tedavi giderleri; Hastane, sağlık yurdu, doktor, muayene, tahlil,ameliyat, refakatçı vs. hizmetlerin ücret ve masrafları, muayene ve tahlil yerlerine gidiş geliş ücretleri, ambulans, fizik tedavi, röntgen,ortopedi tedavisi,protez bedelleri,her türlü ilaç ve munzam gıda bedellerini kapsar.
Birden fazla aracın karıştığı kazalarda; tedavi giderlerinin tazmini için zarar gören kişi sigorta şirketlerinden herhangi birine başvurabilir. Bu durumda ödemeyi yapan sigorta şirketi kusurları oranında diğer sorumlulara rücu edebilir. Yasada ödememin başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ödenmesini öngörmüş olup, buna aykırılık halinde, sigorta şirketini şikayet etme yoluna gidebilirsiniz.
Tazminat ve giderlerin ödenmesi (Madde 99);
Tazminat ve giderlerin ödenmesi usulü; Sigorta şirketi,hak sahibinin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren poliçede belirlenen sınırlar dahilinde kalan miktarı 8 iş günü içinde ödemek zorundadır.
Sigortaca yapılacak ödeme mahiyeti; sigorta şirketinin zarar görene yapacağı ödeme maktu bir ödeme değildir. Zarar görenin gerçek zararı sigorta şirketince ödenecektir. Ancak yapılacak ödeme de, sigorta poliçesinde belirlenen limitle, sınırlı olup, sigorta şirketi limitin üzerinde ödeme yapmayacaktır.
İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası ( madde 100)
Bu sigorta türü doğrudan doğruya zarar gören 3. kişileri koruyan bir sigorta sözleşmesi şeklidir. Sorumlu kişi (motorlu araç işleteni) bu sigorta sözleşmesi ile dolaylı olarak korunmaktadır. Bu sigorta poliçesinin özelliği sigorta tazminatının zorunlu mali mesuliyet sigortası için öngörülen limitlerin üzerinde tespit edilmesidir. Motorlu araç işleteni, zorunlu sigortasını yaptırdıktan sonra dilediği tutarda ihtiyari mali mesuliyet sigortası yaptırabilir.
Daha açık bir anlatımla, araç sahibi bu sigorta ile 3. kişilere ödemek zorunda kalacağı tazminattan dolayı mal varlığında meydana gelebilecek eksilmeyi güvence altına almaktadır.
Bu sigorta türü zorunlu mali mesuliyet sigortasına ilaveten yapılabileceği, başka bir poliçeyle ayna veya başka sigorta şirketine ayrı bir poliçe ile de yapılabilir. Ancak genellikle kasko sigortası poliçesinde ek teminat olarak yapılmaktadır.
İhtiyari mali mesuliyet sigortasına müracaat edebilmek için zararın mecburi mali mesuliyet sigortası limitleri üzerinde olması gerekir.
Öncelikle zorunlu mali mesuliyet sigortasında olduğu gibi, sorumluluğu azaltan ya da kaldıran sözleşme hükümlerinin 3. kişilere karşı etkisi olmayacağı, zarar görenin doğrudan müracaat ederek ya da dava açarak sigorta şirketinden zararını isteyebileceği 100. maddede açıklanmıştır.
İhtiyari mali mesuliyet sigortası kapsamına giren zararın sigortaca ödenebilmesi için öncelikle mecburi mali mesuliyet sigortasına müracaat edilmiş ve mecburi mali mesuliyet sigortası limitleri içindeki zararın ödenmiş olması ve zarar miktarının mecburi mali mesuliyet sigortası poliçesinde belirtilen limitler üzerinde olduğunun sübut olması gerekir.
Motorlu Araç Römorkları (Madde 102)
Sorumluluğun mahiyeti;
Kazaya Römork neden olmuşsa; sorumluluk KTK 85. ve 86. madde hükümlerine tabidir. Ancak kazaya römork değil de çekilen araç neden olmuşsa bu takdirde sorumluluk B. K. Genel hükümlerine tabidir. Kazaya çekilen aracın sebebiyet vermesi halinde sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır. Çünkü bu durumda çekilen araç işletme halinde değildir. Böyle bir durumda sorumluluğun genel hükümlere tabi olmasının bir sonucu da tehlike sorumluluğuna yönelik KTK 85, 86 madde hükümlerinin uygulanmayacak olmasıdır. Sorumluluk B.K 41. maddesine göre yani kusur ilkesine göre belirlenecektir. Zamanaşımı konusunda B.K 60. madde uygulanacak KTK. 109 madde uygulanmayacaktır.
İnsan taşımada kullanılan römorklar (karavan) için ek bir sorumluluk sigortasının yaptırılması gerekeceği maddede açıkça vurgulanmıştır.
Yük taşımaya mahsus römorklarda insan taşınması hususuna değinmekte fayda görüyorum. Kırsal kesimlerde traktör römorkunda sık sık işçilerin taşındığı görülmektedir. Sorumluluk sigortası genel şartlarında tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatı olmayan araçlarla yolcu taşınması yüzünden meydana gelmişse bu durumda sigortacının sigortalayana rücu edebileceği belirtilmiştir.
Traktör römorkunda insan taşınması nedeniyle meydana gelen kazalarda taşınan kişilerin zarar görmesi halinde, römorka binen bu kişilerin binilmesi yasak olan römorka binmiş olmaları nedeniyle, müterafik kusur yükletilebilmektedir. Römorka kesin bir zaruret sonucu binilmiş ise binen kişiyi kusurlu kabul etmek hakkaniyete aykırı olabilir. Ancak zaruret sonucu binilmemişse kusur yükletilebilecektir.
Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet (Madde 103)
Maddede gerek motorsuz taşıtların gerekse de motorlu bisikletlerin KTK 85. maddesine giren araçlardan olmadığı belirtilmiştir. Bunun bir sonucu olarak bu araçlar için mali sorumluluk sigortası söz konusu olmayacaktır. Bu tür araçların meydana getirdiği kazalardan dolayı, sorumluluk genel hükümlere tabidir.
Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunanlar (Madde 104)
ü Motorlu aracı gözetim altında bulunduranlar (park işletenler)
ü Motorlu aracı onarım için elinde bulunduranlar (tamir onarım yerleri)
ü Aracın bakımı ile ilgili mesleki faaliyetlerde bulunanlar (servisler, yıkama yerleri v.s)
ü Oto alım-satım yerleri
ü Araçta değişiklik yapan yerler (kamyona kasa yapan yerler v.s.)
Bu gibi yerlerde motorlu aracın sebep olacağı zararlarda motorlu araçların bırakıldığı yerlerin sahipleri işleten gibi sorumlu tutulur. Sorumluluk için bu kişilerin anılan faaliyetlerde bulunması ve araç üzerindeki hakimiyetin gerçekleşmiş olması şarttır.
Yukarıda açıkladığımız durumlarda bir zarar meydana gelmiş ise aracın işleteni ve aracın sorumluluk sigortasını yapan sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yarışlar (madde 105)
Yarış düzenleyicisinin, yarışa katılanlar ve yardımcı kişilerin yarış esnasında 3. kişilere verecekleri zararları karşılamak üzere bir sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Yapılacak olan bu özel tip sigorta nedeniyle zarar gören kişi sigortacıya başvurup zararın tazminini talep edebilecektir.
Yetkili makamlardan izin almaksızın düzenlenen bir yarışta meydana gelen zararlar, zarara sebep olan motorlu aracın sorumluluk sigortası tarafından karşılanır. Böyle bir durumda sigortacı yarış için özel sigortanın yapılmamış olduğunu bilen veya gerekli özenin gösterilmesi halinde bilebilecek olan işletene rücu edebilir.
Yarış düzenleyiciler, yarışa katılanların veya onlara eşlik edenlerin araçları ile gösteride kullanılan diğer araçların sebep olacakları gösteriye katılmayan 3. şahısların zararlarından dolayı motorlu işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümler uyarınca sorumludur.
Buna karşılık yarışçıların veya onlarla birlikte araçta bulunanların uğrayacakları zararlarla, gösteride kullanılan araçların uğradıkları zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere tabidir.
İzin alınmadan yapılmış olup, bunun bir sonucu olarak özel sigorta yapılmamış ise yarışa katılan aracın sigortacısı, zarar gören 3. kişilere ödemede bulunacak, bu durumda yarış için özel sigorta yaptırmadığını bilen ya da bilebilecek durumda olan işletene rücu edebilecektir.
Devlete ve kamu tüzel kişilerine ait araçlar (Madde 106)
Yasa hükmünde belirtilen kamu tüzel kişileri de KTK 85. maddesi anlamında işleten niteliği ile ve tehlikesine ilkesine göre zarardan sorumlu tutulmuştur. Bu araçlara mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
DDY’nin Sorumluluğu; Trenler karayolunda değil de ray üzerinde giden araçlar olduğundan KTK tabi değildir. Ancak trenler motorlu araç olduğundan hemzemin geçitlerde meydana gelen kazalardan DDY idaresi KTK hükümlerine işleten olarak sorumludur.
Çalınan veya Gaspedilen Araçlarda Sorumluluk (Madde 107)
Bir aracı çalarak veya gaspederek ondan izinsiz yararlanan kişi KTK hükümlerine aynen işleten gibi aracın 3. kişilere verdiği zarardan sorumludur.
Aracın çalınmış veya gaspedilmiş olduğunu bilen ve gereken özeni gösterdiği takdirde bilebilecek olan sürücü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur.
Kanun, gasp veya çalınma sonucunda 3. kişilere uğradığı zarardan aracı işletenin sorumlu olduğunu kabul etmektedir. Ancak bu sorumluluk kusur sorumluluğudur. İşleten kendisinin ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın çalınması veya gaspedilmesinde bir kusuru olmadığını ispatlarsa sorumluluktan kurtulur.
İşletenin sorumluluğu söz konusu ise aracın mali sorumluluk sigortasını yapan sigorta şirketinin de sorumluluğu devam edecektir. Ancak işletenin sorumluluğu yoksa sigorta şirketinin sorumluluğu da yoktur. Çalınmış veya gasbedilmiş motorlu araç bir olaya sebep olmuş ise, işleten de sorumlu değilse kişiye gelen zararlar, Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı (Garanti Fonu) tarafından karşılanır.
Alkollü Araç Kullanma Meselesi ve Rücu;
Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir.
Sigortacının rücu meselesi, gerek zorunlu olsun, gerekse ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre sigortacı ödediği tazminat tutarınca sigorta ettirenin yerine geçer. Böylece, işletenin (sigorta ettirenin) kazaya sebep olan kişilere karşı açabileceği tazminat davalarını sigortacı açabilecektir.
Benzer bir hükümde Ticaret Kanunu 1301. madde de vardır. Buna göre sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vahi zarardan dolayı 3. şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder denilmektedir. KTK 95. madde de sigorta şirketinin sigorta sözleşmesine aykırı hallerde 3. şahıslara yapacağı ödeme durumlarında sigorta ettirene başvurabileceği yukarıda belirtilmiştir.
Aynı şekilde; KTK 98. maddesinde tedavi masrafları için zarar görenin sigortacılardan herhangi birine başvurabileceği hükmü yer almaktadır. Yine 99. maddede tedavi masrafları dışındaki ödemelerde sigortacının diğer sigorta şirketlerine sorumluluk oranında paylaştırılmasını isteyebilecektir. Burada da rücu meselesi ortaya çıkmaktadır. Bu durumda da ödemeyi yapan sigorta şirketi, diğer sigorta şirketlerine kusurları oranında başvurabilecektir.
Sigortacının (sigorta şirketinin ) Halef sıfatıyla açacağı rücu davasında zaman aşımı; KTK 109. ve B,K 60.madde uyarınca zarar görenin ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda 10yıl içinde dava açılmalıdır. Yani sigorta şirketi rücu davasında zarar görenin (sigortalının) zaman aşımına bağlıdır.
KTK yer almamasına rağmen, Yeşilkart Sigortası, Kasko Sigortası ve Zorunlu Koltuk sigortasına kısaca değinmekte fayda vardır.
Yeşilkart Sigortası;
Motorlu taşıtların zorunlu mali mesuliyet sigortasına dahil, Avrupa sözleşmesine dahil seyahat edilecek birbirine yabancı ülkelerin zorunlu mali mesuliyet sigortaları üniform uluslar arası sigortadır.
Bir Türk aracının yabancı bir ülkede, yabancı plakalı bir aracın Türkiye’de kaza yapması halinde kaza yapılan ülkelerin poliçe kapsamında olduğunun anlaşılması halinde sigorta bedeli ödenmektedir.
Türkiye’de yabancı plakalı aracın hasar meydana getirmesi halinde ilgili belgeler eklenerek Türkiye motorlu taşıt bürosuna müracaat edilmesi gerekir.
Anlaşmayı imzalayan ülkelerden birisindeki büronun üyesi olan sigorta şirketi tarafından düzenlenecek bir Yeşilkart poliçesini taşıyan bir motorlu araç, bu anlaşmaya dâhil bir yabancı ülke karayolunda seyrederken kazaya neden olup, bu kazada zarar gören 3. kişiler bulunup da bunlar sigortalıya karşı tazminat talebinde bulunursa, yeşilkart sigortası o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali mesuliyet sigortası gibi kabul edilerek, kendi ülkesinde tespit edilen limit dahilinde zarar görenin bu zararını karşılayacaktır. Limitler bakanlar kurulu Kararnamesine göre tespit edilir.
Kasko Sigortası;
Sadece sigortalı aracın uğrayacağı hasarların teminat altına alındığı sigorta türüdür. Bu sigorta türünde sigortalı aracın 3. kişilere verdiği zararlar sigorta kapsamında değildir.
Bu sigorta türünde sigorta, aracın kaza sonunda uğradığı hasarı karşılamakta olup, araç sürücüsünün sigortalı kişi olup olmamasının veya sürücüsünün % 100 kusurlu olup olmamasının önemi yoktur. Ancak meydana gelen zarar sigortalının kasti bir hareketi sonucu oluşursa, sigorta şirketi zarardan sorumlu değildir.
Aynı şekilde kaza yapan sürücünün ehliyetsiz olması veya sürücünün alkollü olması ve kazanın alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması halinde sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Kasko sigortasını yapan sigorta şirketi sigortalı aracın hasarını ödedikten sonra kazada kusurlu bulunan kişilere TTK 1301. Maddesi gereğince rücu etme hakkına sahiptir.
Ferdi Kaza Zorunlu Koltuk Sigortası;
Uluslar arası veya şehirlerarası yolcu taşıyan otobüslerin yolcuları, sürücüleri ve sürücü yardımcıları, taşımacılık hizmetinin başlamasından bitimine kadar seyahat süresi içinde (mola ve duraklamalar dahil) maruz kalacakları her türlü kaza neticesine karşı sigortalandıkları bir sigorta türüdür.
Bu sigorta türü şehirlerarası yolcu taşımaları hakkında yönetmelik hükümleri gereğince zorunlu olan bir sigorta türü olup, yolcu taşımacılığı yapa otobüslerin bu sigortayı yaptırmamış olması halinde yolcu taşımacılığı yapmalarına izin verilmez.
Bu sigorta türünde sürücü ve yardımcıları ile yolcuların ölüm, yaralanma veya sakatlanmaları halinde sigortaca tazminat ödemesi yapılmakta, tedavi giderleri karşılanmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile mülga 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu´nun değişik 29. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu´nun 25 Şubat 2004 tarih ve 25384 sayılı Resmi Gazete´de yayınlanan 2004/6789 sayılı kararı ile “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası “ ihdas edilmiş olup, anılan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan taşımacılara taşıyacakları yolcular için zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yapma mecburiyeti getirilmiş, aynı düzenlemede bu yükümlülüğe uymayanların yolcu taşımacılığı yapamayacakları hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Denetimler sırasında, başlamış bulunan bir taşıma için karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yapılmadığının tespit edilmesi durumunda, denetim elemanlarınca, en yakın yerleşim noktasına kadar taşımanın devamına izin verilir. Bu yerleşim noktasında gerekli sigortanın yaptırılması halinde taşımaya devam edilir ve ayrıca ilgili makamlarca durum Ulaştırma Bakanlığına bildirilir.
Bu düzenleme ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu Hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan kişiler , taşıdıkları yolcu ile taşıma sözleşmesi yapmakla bir nevi ferdi kaza sigortası türü olan zorunlu koltuk sigortasını da yolcular lehine yaptırma yükümlülüğü altına girmiş bulunmaktadırlar. Bu yükümlülük yerine getirilmemiş ise, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu´nun 14. maddesi uyarınca zorunlu koltuk sigortası ile saptanan geçerli teminat tutarını Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde kurulan Güvence Hesabı karşılamak zorundadır.
Gerçekten de, 5684 sayılı Kanun´un 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” ın Güvence Hesabı´ndan karşılanacağı hükme bağlanmış olup, maddenin 1. fıkrasında 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalar da kapsam dahilinde sayılmış ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası da 7397 sayılı kanun çerçevesinde ihdas edilmiş olduğuna göre zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası da Güvence Hesabı kapsamına giren bir sigorta türüdür.
Diğer yandan, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası tür itibariyle can sigortası türü olup, rizikonun gerçekleşmesi ile sigortalı ölmüş ise poliçede ölüm halinde ödenecek sigorta bedeli gösterilmiş bulunduğundan ve sigortanın bu bölümü bir meblağ sigortası niteliğinde olduğundan gerçek zarar hesaplamasına girişilmeksizin bu miktarın aynen ödenmesi gerekmektedir. Bu tip sigortalarda sigorta bedeli maktu olup, alacak likit bir alacak niteliğindedir. Bu sigorta türünün bir özelliği de maktu bir sigorta türü olmasıdır. Özellikle ölüm halinde sigorta poliçesinde belirlenen limitin tamamı hiçbir kesinti yapılamadan ödenir. Yani destekten yoksunluk hesabı yapılmaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi´nin 11.09.2000 tarih ve 2000/5592 E., 2000/6636 K. sayılı kararında aynen ; Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, ferdi kaza koltuk sigortasının maktu bir sigorta türü olduğu, murisin sigortalı araçta yolcu olması nedeniyle kusurunun söz konusu olmadığı, poliçe teminatının maktu olması nedeniyle destekten yoksunluk miktarının hesaplanması gerekmediği, teminatın likit olması nedeniyle de inkâr tazminatı isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi´nin 19.02.2001 tarih ve 2000/10348 E. 2001/1415 K. sayılı kararında; Otobüs zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası tür itibariyle can sigortası türü olup, rizikonun gerçekleşmesi ile sigortalı ölmüş ise poliçede ölüm halinde ödenecek sigorta bedeli gösterilmiş bulunduğundan ve sigortanın bu bölümü bir meblağ sigortası niteliğinde olduğundan gerçek zarar hesaplamasına girişilmeksizin bu miktarın aynen ödenmesi gerekmektedir. Bu tip sigortalarda sigorta bedeli maktu olup, yargılama yapmayı gerektirmediğinden alacağın likit bir alacak niteliğinde bulunması nedeniyle itirazın iptali davası olarak açıldığı taktirde talep halinde ve sair şartlar oluştuğunda davacılar yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi de mümkündür.
Sakatlık hallerinde ise Zorunlu Koltuk Sigorta Poliçesinden yapılabilecek ödeme miktarının Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları ışığında belirlenmesi gerekir. Buna ilişkin olarak Yargıtay 11. hukuk Dairesi´nin 01.02.2005 tarih ve 2004/2410 E. 2005/632 K. sayılı kararında aynen; Otobüs Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları´nın 6/B maddesinde “İşbu poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi sakatlığın kesin olarak tesbiti sonucunda, daimi sigorta bedeli aşağıda belirtilen nispetler dahilinde kendisine ödenir.” hükmü yer almakta ve ekli cetvel ile hangi uzvun kaybı nedeniyle ne oranda sigortalıya ödeme yapılacağı belirlenmiş olup, anılan maddenin devamında ise “daimi sakatlık oranlarının tayininde sigortalının meslek ve sanatı nazarı itibara alınmaz” hükmü mevcuttur. Bu durumda, davacıya Zorunlu Koltuk Sigorta Poliçesinden yapılabilecek ödeme miktarının anılan hükümler ışığında belirlenmesi gerekir. Demektedir.
Güvence Hesabı;
Zarara uğrayanın, karşısında muhatap bulamadığı hallerde zararını sineye çekmesi hukuka uygun değildir. Bu nedenle zarar gören 3. kişilerin Güvence hesabına başvurabileceği hüküm altına alınmıştır.
Zarara uğrayanın, karşısında zararını talep edebileceği bir muhatap bulamadığı durumlarda zararına katlanması uygun görülmediğinden 2918 sayılı KTK. 107. maddesinin 14.06.2006 tarih 26552 sayılı Resmi Gazete´de yayınlanan 5684 sayılı kanunun 45. maddesi ile mülga 3. fırkrasına ve yine 2918 sayılı kanunun aynı kanun ile mülga 108. maddesine göre Garanti Fonuna (Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı´na) başvurabileceği öngörülmüş idi.
Zorunlu mali mesuliyet sigortasına tabi olması gereken, ancak sigorta yaptırmamış ya da plakası tespit edilememiş bir aracın kişiye verdiği zararlarla, sorumluluk sigortası yapmış olan sigorta şirketinin iflas etmiş olması nedeni ile zararı ödenmeyen kişilerin kişiye ya da mala gelen zararları, işletenin sorumluluk kurallarına göre sigorta tazminat sınırları içersinde Garanti Fonu kapsamına alınmış idi.
KTK. mülga 108. maddesinde, zorunlu malî sorumluluk sigortasına tabi motorlu araçların sebep olacakları zararların, belirtilen durumlarda işletenin sorumluluğuna ilişkin kurallar uyarınca geçerli teminat tutarları dahilinde karşılanması amacıyla, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde bir ”Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı" (Garanti Fonu) oluşturulmuş idi. Belirtilen durumlar;
ü Kazayı yapan motorlu aracın tespit edilmemesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
ü Kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde zorunlu malî sorumluluk sigortasını yaptırmamış olan işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için,
ü Zorunlu malî sorumluluk sigortasını yapan sigortacının (Ek ibare: 4896 - 17.6.2003 / m.1) "malî bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da" iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ü 8 inci maddenin (b) bendi ile 107 nci maddenin son fıkrasında öngörülen durumlar için,
Görüldüğü gibi düzenleme sadece zorunlu mali sorumluluk sigortasına tabi motorlu araçların sebep olacakları zararlarla sınırlıydı. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı 14 Haziran 2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazete´de yayınlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu´nun 14. maddesiyle kurulan “Güvence Hesabı´na devredilmiş olup, anılan kanunun geçici birinci maddesi ile Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı´nın tüm sorumlulukları alacakları ve yükümlülükleri ile birlikte Güvence Hesabı´na devir olmuştur.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu´nun 14. maddesine göre ;“Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.
Hesaba;
ü Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
ü Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
ü Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ü Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
ü Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,
başvurulabilir. Bakanlar Kurulu, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir.”
Öncekinden farklı olarak Güvence Hesabı´nın geçerli teminat tutarları dahilinde karşılayacağı zorunlu sigortaların kapsamı genişletilmiş ve Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası da bu kapsama alınmıştır. Güvence Hesabı kapsamındaki sigortalar;
ü Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası
ü Zorunlu Karayolu Taşımacalık Mali Sorumluluk Sigortası
ü Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası
ü Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası
ü Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk sigortası
ü Yeşil Kart Sigortası Ödemeleri
Güvence Hesabı, yukarda belirtilen zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış ya da gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların giderilmesi amacıyla kurulmuştur.
Hesab´ın bu amacına ek olarak, kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapan sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararların karşılanmasında Güvence Hesabı´nın görevleri arasında tanımlanmıştır.
Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı(Garanti Fonu) karşıladığı zararlar ve şartları;
ü Kaza yapan aracın tespit edilememiş olması halinde; kişiye gelen bedensel zararlar, ölüm halinde destek zararı, yaralanma halinde tedavi giderleri,
ü Motorlu aracın sigorta yaptırmamış olması halinde; kişiye gelen bedensel zararlar, ölüm halinde destek zararı, yaralanma halinde tedavi giderleri,
ü Sigortayı yapmış sigorta şirketinin mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde; bu durumda hem mala hem de bedensel zarara ilişkin zararlar ödenir.
ü Çalınmış ya da gaspedilmiş aracın kazaya neden olması halinde KTK 107. maddede öngörülmüş durumlarda (kişiye gelen zararlar) burada garanti fonunun zararı karşılaması için araç sahibinin aracın çalınmasında veya gaspedilmesinde hiçbir kusurunun bulunmaması şartı aranmaktadır. Araç sahibi kusurlu ise garanti fonu sorumlu olmaz. Aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasını yapan sigorta şirketi sorumludur.
Kazaya sebep olan aracın işleteninin sonradan bulunması halinde Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı, işletene ve sigortacısına rücu edebilir; diğer durumlarda da Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabının sorumlulara başvurma ve sigortacının iflas masasına katılma hakları saklıdır.
Zamanaşımı (Madde 109);
1-KTK kapsamında zamanaşımı;
a-Mala gelen zararlarda; zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten iki yıl ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,
b-Kişiye gelen zararlarda;
Maddi zararlar; zarar gören, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten iki yıl ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüşse; ceza kanununda ceza için öngörülen zamanaşımı süresi uygulanır. Burada sürücü veya işleten ayırımı yapılmamıştır. Uzatılmış zamanaşımının uygulanması için sürücünün mahkum olması şartı aranmaz.
c-Manevi tazminatta zamanaşımı; KTK 90. maddesinde manevi tazminatta B.K.’nun haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanması hüküm altına alınmış olup, buna göre; B.K. 60. maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörülse de, Yargıtayın bir kararında “dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bur zamanaşımı süresi öngörmüşse bu süre manevi tazminat açısından da uygulanır”
2-KTK kapsamına girmeyen haksız fiillerde zamanaşımı;
B.K. 60. maddesine göre zamanaşımı, zarar görenin zararı ve faili öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır. Ancak eylem suç ise ve ceza kanununda daha uzun bir süre öngörülmüşse, zamanaşımı süresi ceza kanununda fiil için belirtilen zamanaşımı süresidir.
Sigortacıya (Sigorta şirketine) karşı Zamanaşımı;
a-Zarar görenin sigortaya başvurması durumunda; KTK sigortacıya karşı açılacak davalarda zamanaşımı konusunda özel bir açıklama yoktur. Bu durumda 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri burada da uygulanır. Cezayı gerektiren bir fiil varsa ceza kanunundaki zamanaşımı uygulanır.
b-Sigortalının sigortacıya (sigorta şirketine) başvurması durumunda; TTK. 1268. maddesine göre sigortalı ile sigortacı arasındaki sözleşmeden kaynaklanan taleplerde zamanaşımı süresi 2 yıldır.
c-Sigortacının Rücu davasında; zarar görenin zarar verene karşı taleplerinde uygulanan zamanaşımı burada uygulanır. Burada zamanaşımının sigortacı açısından ne zaman başlayacağı önemlidir. Sigorta şirketinin rücu davasında zamanaşımı süresi, halefinin (zarar görenin) faili öğrenme tarihinden itibaren başlar.
Yetkili mahkeme (Madde 110);
Trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalarda; Sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer ile kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde açılabilir.
Aynı dava sigorta şirketine karşı açılmamış olup, işletene karşı açılmışsa, genel hükümlere göre ya davalının ikametgâhı veya kazanın meydana geldiği yer mahkemesi yetkilidir.
Görevli mahkeme;
Davanın miktarına göre Sulh veya Asliye Hukuk mahkemelerinde açılır. 7.230,00 TL ve altı taleplerde Sulh Hukuk, 7.230,00 TL üstünde ise Asliye Hukuk mahkemesinde açılır.
Eğer davanın tarafları tacir ise ve haksız fiil ticari bir işletmeyi ilgilendiriyorsa; dava ticaret mahkemesinde görülür.
Otobüs, minibüs, taksi gibi araçlarda yolcu olarak bulunan kimselerin bunlara açacağı davalar ticaret mahkemesinde görülür.
Motorlu araç kazası aynı zamanda iş kazası ile dava iş mahkemesinde açılmalıdır.
Sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki davalarda iş ticari bir olduğundan ticaret mahkemesi görevlidir.
Av. Mustafa YILDIZ
Batman